Yargıtay 11.Ceza Dairesi Esas : 2016/483 Karar : 2016/2
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
Esas : 2016/486
Karar : 2016/2521
Tarih : 21.03.2016
* RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK
* KAMU KURUMU ALEYHİNE DOLANDIRICILIK
Özet:
1- Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, F..A… …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … haklarında kamu kurumu aleyhine dolandırıcılık suçundan düşme,
2- Sanıklar … ve … haklarında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davalarının reddi,
3-Sanıklar … ve … haklarında resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ayrı ayrı beraat,
4- Sanık … hakkında 22.06.2004 tarihli olayla ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- Sanık … hakkında 04.08.2004 tarihli olayla ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- Sanıklar … ve …, … ve … haklarında resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyet
I- Sanıklar … ve … hakkında verilen “hüküm kurulmasına yer olmadığına” kararına yönelen katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık … hakkında tarihli olayla ilgili, sanık … hakkında tarihli olayla ilgili usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece verilen “hüküm kurulmasına yer olmadığı” kararının CMK’nun 223 üncü maddesinde sayılan nihai karar niteliğinde olmadığı ve temyiz yeteneği bulunmadığı cihetle, katılan vekilinin vaki temyiz isteminin 5320 Sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 317 nci maddesi uyarınca REDDİNE,
II- Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … (T…), …, …, …, …, … ve … hakkında Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan, sanıklar …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlere yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9 uncu maddeleri hükmü karşısında; …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … (T…), …, …, …, …, … ve … hakkında yargılaması yapılan “dolandırıcılık” suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 104/2 nci maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının suçun işlendiği tarihten hüküm tarihine kadar gerçekleştiği, sanıklar … ve … hakkında sahtecilik suçundan açılan davanın mükerrer olduğu, sanık … hakkında ise elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı, mahkemece dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
III- Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz isteminin vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasıyla sınırlı olduğu görülerek katılan vekilinin temyiz itirazlarıyla birlikte yapılan incelemede;
Elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı mahkemece dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1136 s. Kanun’un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin 5 inci fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK’nun 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Yasanın 322 nci maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına “Sanık …’ın kendisini vekil temsil ettirdiği anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.400,00 TL vekalet ücretinin hâzineden alınıp sanık …’a verilmesine” fıkrasının eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
IV- Sanık …, …, … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine ve sanık … hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen düşme kararına yönelik sanık … ve sanıklar …, … ve … müdafiileriyle katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesi uyarınca “tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır” hükmüyle 6099 s. Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen “bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” ek fıkra hükmüne aykırı olarak yokluğunda verilen kararın sanık …’in dosyadaki bilinen en son adresi yerine doğrudan mernis adresine 7201 s. Kanunun 21/2 nci maddesi uyarınca yapılan tebligat işlemi geçersiz olup öğrenme üzerine sanık … müdafiinin hükmü yasal sürede temyiz ettiğinin kabulüyle yapılan incelemede;
1- Sanıklar … ve … hakkında, …, …, …, …, M…D…, R…T…, …, … ve H…T… adına 2003 ve 2004 yıllarında sahte sağlık raporları düzenledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, dosyadaki bilgi ve belgelerle UYAP ortamında yapılan araştırmada, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 10.05.2005 tarihli iddianmesiyle sanıklar … ve …’in 2003 ve 2004 yıllarında B…S… K…., A… G…, H… K…, S…A…, F… G…, F… K…, H… A… ve Z… O…. adına düzenlenen sahte sağlık kurulu raporlarını kullandıkları iddia edilerek resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında, mahkumiyetle sonuçlanan Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …… tarih, ./. esas ve ./. karar sayılı ilamının Dairemizin ….. tarih, …../……. esas ../…. K. sayılı ilamıyla onandığının anlaşılması karşısında; ayrıntıları YARGITAY Ceza Genel Kurulu’nun 22.04.2014 gün ve …. sayılı kararında açıklandığı üzere, belgelerde sahtecilik suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu ve fiil tarihleri de dikkate alınarak, sanıkların fiillerinin her biri yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçları mı, yoksa bir suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünün kısa zaman aralıkları içerisinde, birkaç kez ihlal etmek suretiyle zincirleme biçimde işlenmiş tek suçu mu oluşturduğunun değerlendirilmesi açısından, …… esas ve …. karar sayılı dosyada bulunan ve eldeki davayı ilgilendiren kısımların onaylı örneklerinin dosya arasına alınmasından sonra zincirleme biçimde işlenmiş tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğunun kabulü halinde, sonradan sübutu kabul edilen eylem nedeniyle tayin olunan cezadan kesinleşmiş ise önceki cezanın mahsup edilmesi gerektiği dikkate alınmadan eksik inceleme ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanıklar … ve … hakkında sahte sağlık kurulu raporu düzenledikleri iddiasıyla açılan davada, ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı, 09.10.2012 gün 2011/8-335 Esas 2012/1804 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, belgenin nesnel olarak adatıcılık yeteneğinin bulunması ve aldatma keyfiyetinin belgeden objektif olarak anlaşılması gerektiği, muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfalin, aldatma yeteneğinin varlığını göstermeyeceği, yine suça konu belgelerin onaysız fotokopiden ibaret olması halinde belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmayacağından yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı cihetle, belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu dikkate alınarak sanıklar … ve …’ın düzenledikleri kabul edilen suça konu sahte raporların aslı araştırılıp bulunması durumunda getirilip incelenerek aldatma yeteneğinin ne şekilde oluştuğunun mahkemece incelenerek özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime olanak verecek şekilde sahte belge aslının dosya içerisine konulması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden fotokopiden ibaret olan belgenin ne şekilde aldatıcılık özelliği taşıdığı konusunda bir tespit de yapılmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm tesisi,
3- Sanık …’in UYAP kanalıyla mernis üzerinden temin edilen nüfus kayıt örneğine göre hükümden önce 27.12.2009 tarihinde vefat ettiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı,
4- 5237 sayılı TCK’nun 53 üncü maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararıyla birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve sanıklar …, … ve … müdafiileriyle katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.03.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.